Masal Ne Demek ?
Haziran 27, 2021Etimolojik olarak “masal” kelimesi “hikaye anlatmak” anlamına gelen “anlatmak” fiilinden gelir. Masal, destanın küçük biçimlerinden biridir. Kısaca gerçek ve büyülü dünyanın unsurlarının içiçe geçmesi ile anlatılan hikayelerdir. Masalı hikâyeden ayıran en büyük özellik masallarda bulunan doğa üstü güçlerin olmasıdır. Masallar sesli ya da fısıltı şeklinde anlatılarak insanlığın çocukluğundan bugünün çocuklarına kadar kuşaklar arasında kulaktan kulağa aktarılmıştır. Her birinin hikayesi, zamandan ve hikaye anlatıcılarının katkılarından etkilenmiştir.
Masalların dili halk anlatıcılarının dilidir, genellikle çok basit ve biraz dil bilgisinden uzaktır. Doğrudan konuşma dili kullanılır. Çünkü diyalog satırları anlatıcının sesini değiştirmesine ve dinleyicinin dikkatini canlı tutmasına izin verir. Masalların en büyük özelliği sonunda bir nasihat verilip bitirilmesidir. En çok bilinen masallardan bir tanesi de Pamuk Prenses Ve Yedi Cüceler masalı. Siz de dünden bugünümüze gelen bu masalı hatırlamak ve sevdiklerinize anlatmak isterseniz uyku masalları sitesinden bir çok masala ulaşabilirsiniz.
Pamuk Prenses Ve Yedi Cüceler Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ülkenin birinde kocaman bir saray varmış. Bu sarayda güzeller güzeli bir kraliçe yaşarmış, ama kraliçe hiç mutlu değilmiş. Tek isteği bir kız çocuğunun olmasıymış. Bir gün kraliçenin eline iğne batmış ve bir damla kan damlamış. Bu sırada kraliçe bir dilek tutmuş, dileği gerçek olmuş ve bir kız çocuğu dünyaya getirmiş. Sarayda çok mutlu bir şekilde yaşamaya devam ederlerken, kraliçe çok hastalanmış ve bir gün gözlerini dünyaya kapamış.
Kısa bir süre sonra kral, başka bir kadınla evlenmiş. Bu kadın çok kötü kalpli ve kendini çok beğenmiş biriymiş. Her gün sihirli aynasının karşısına geçip, “ Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli bu dünyada? ” diye sorarmış.
Ayna da her seferinde, “Hayır efendim, bu dünyada sizden daha güzeli yok.” dermiş. Kraliçede bu sözler karşısında çok mutlu olur ertesi günü aynı soruyu gene sorar gene aynı cevabı alırmış.
Kral ülkesindeki işlerle o kadar meşgulmüş ki sarayda olup bitenden bir habermiş. Tabii kraliçe bu durumdan çok memnunmuş ve sarayın bütün yönetimini ele geçirmiş. Bu arada Pamuk Prenses büyümüş ve çok güzel bir genç kız olmuş. Bir gün yine bu kötü kalpli kraliçe, aynanın karşısına geçip; “Ayna, ayna söyle bana var mı benden daha güzeli bu dünyada?” diye sormuş.
Aynada; “Var efendim, Pamuk Prenses sizden bin kat daha güzel.” demez mi?
Kötü kalpli kraliçe bu duruma çok sinirlenmiş. Aklına bir şeytanlık gelmiş. En güvendiği adamı yanına çağırmış, “Bana Pamuk prensesi öldürüp kalbini getireceksin.” demiş.
Sarayın güvenlikleri Pamuk prensesi kötü kalpli Kraliçenin yanına getirmişler. Kraliçe; “Pamuk Prenses’e burada, kapalı yerde çok sıkılmışsındır. Birazcık ormana git orada temiz hava al sana iyi gelir, adamlarım seni koruyacak” demiş. Pamuk Prenses ormanda yürürken, bir kuşun yere düştüğünü görmüş. Hemen yaralı kuşu eline alıp iyileştirmeye çalışırken arkasında onu koruyan kişi elinde bıçakla tam da onu öldürmeye hazırlanmış. Pamuk Prenses ’in kuşu iyileştirip uçurması, onu öldürecek kişinin bir anda vazgeçmesine neden olmuş.
Muhafız; “Pamuk Prenses sen ne kadar iyi kalpli birisin. Ben seni öldürüp kalbini kralın yeni karısına, yani üvey annene götürecektim. Seni burada bırakacağım, sakın saraya bir daha gelme. Kötü kalpli kadın seni de beni de öldürür.” demiş.
Pamuk Prenses, ormanda ağacın dibinde oturmuş ve başlamış ağlamaya. Ağacın dibinde ağlaya ağlaya uyuyakalmış, sabah olduğunda etrafında bir sürü kuşlar varmış. Kuşlar ona bizi takip et demişler. Pamuk prenses kuşları takip ederek küçük bir eve varmış. Bu küçük ev çok dağınık ve kirliymiş. Pamuk Prenses bu ne kadar kirli bir ev demiş ve evi temizlemeye başlamış. Bu evdeki eşyalar, yataklar niye bu kadar küçük diye düşünmeden edememiş. Karnı çok acıkınca da, küçük malzemelerle bir çorba yapmış ve yemiş. Daha sonra uykusu gelmiş, yukarı çıkmış ve odanın birinde 7 tane küçük yatak varmış. Onları birleştirip uyumuş.
Bu sırada yedi cüceler işlerini bitirmişler eve doğru şarkı söyleye söyleye gidiyorlarmış. “Biz tam yedi cüceleriz, 14 kollu bir deviz.” şarkısını söyleyerek evlerine doğru yürüyorlarmış. Evlerine vardıklarında, buraya ne oldu böyle, evimizi böyle güzel kim temizledi, bu yemeği kim yaptı?” demişler ve çok şaşırmışlar.
Bilgin düşünmüş, “İyi birisi olmalı, yoksa evi temizleyip yemek yapmazdı.” demiş.
Uykucu, “Önce bir uyuyalım, ondan sonra sakin kafayla ne olduğunu anlarız.” demiş.
Yatak odasına gitmişler, bir bakmışlar ki, çok güzel bir kız yataklarında uyuyor. Kızın yanına geldiklerinde Pamuk Prenses uyanmış,
“Ne olur bana kızmayın.” demiş.
Yedi cücelere her şeyi anlatmış. Yedi Cüceler onu çok sevmiş, sonra yedi cücelerde kendilerini tanıtmış. Uykucu, Bilgin, Sakar, Çekingen, Doktor, Mutluluk ve Meraklı.
Yedi cüceler, ertesi sabah işe gitmek için hazırlamışlar. Pamuk Prenses de onları tek tek öperek işe göndermiş. Bilgin, Pamuk prensesi kapıyı kimseye açmaması konusunda tembihlemiş.
Gel zaman, git zaman yine bir gün Kraliçe, aynasının karşısına geçip, “Ayna ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada?” demiş.
Ayna, “Var efendim, 7 cücelerin evinde yaşayan Pamuk prenses sizden bin kat daha güzel.” demiş.
Kadın çok sinirlenmiş ve adamının ona ihanet ettiğini anlamış. Bu işi ben halledeceğim demiş. Yaşlı bir kadın kılığına girip, Yedi cücelerin yaşadığı evin kapısına gelmiş, kapıyı çalmış, ve “Ben yaşlı ve fakir bir kadınım bana yemek verir misin?” demiş.
Pamuk prenses bu yaşlı kadın bana zarar veremez diye düşünüp onu içeri almış bir güzel karnını doyurmuş.
Yaşlı kadın, benim sana verecek param yok. Al bu kırmızı elmayı, bu elma ormanın en güzel elmasıdır. Bunu senin için kopardım demiş. Prenses zehirli elmadan ısırdığı gibi yere düşmüş.
Akşam olduğunda eve dönen yedi cüceler, prensesi yerde yatarken gördüklerinde çok üzülmüşler. Prensesin yanında ısırılmış elmayı gören Bilgin bunun zehirli bir elma olduğunu anlamış. Prensesi cam bir fanusun içine koyup, yüksek bir yere çıkarmışlar. Oradan geçen herkes onu görsün diye. Günlerden bir gün, bir prens ormandan geçerken cam fanusun içinde yatan Pamuk prensesi görmüş ve ona aşık olmuş. Yakışıklı Prens cam fanusu açıp pamuk prensesi öpmüş. Pamuk prenses yavaş yavaş gözlerini açmış ve daldığı derin uykudan Prensin sayesinde uyanmış. Sonrada olup biten her şeyi prense anlatmış. Daha sonra Prens ve Prenses kralın yanına gitmişler. Kral karşısında kızını görünce çok sevinmiş. Olanları öğrenince de karısını saraydan kovmuş.
Sonrada Pamuk prenses ile prens evlenip çok mutlu bir hayat sürmüşler.
Burada da masal bitmiş.
Yazımızda sizlere hem bir masal anlattı hem de masal nedir sorusuna yanıtlar verdik. Umarım yazımızı beğenmişsinizdir.